Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri (TCK m.106/2) Tehdidin; Silahla, Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, Birden fazla kişi tarafından birlikte, Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir. Tehdit Suçu Nedir? (TCK m.106) Tehdit suçu, meydana gelmesi failin iradesine bağlı olan bir kötülüğün, belli bir kişiye karşı gelecekte muhtemelen gerçekleşecekmiş gibi gösterilmesidir. Tehdit suçu, haksız bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bir kimseye bildirilmesiyle meydana gelir. Tehdit suçunun oluşmasına neden olan bu bildirim, söz ile yapılabileceği gibi davranış yoluyla da yapılabilir. Tehdit suçunda korunan hukuki değer, kişilerin iç barışı, karar verme ve hareket etme özgürlüğüdür. Fail, fiili işlerken tehdit boyutunu aşacak söz ve davranışlar icra ederse “Şantaj Suçu” oluşabilir. “Gözdağı verme” anlamına gelen tehdit, bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Bu nedenle tehdit suçu, söz, yazı, resim, şekil veya işaret ile de işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır (M.Emin Artuk-A.Gökcen, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 17. Baskı, s. 340). Tehdit Suçu Kimler Aleyhine İşlenebilir? Tehdit suçu, ancak gerçek kişiler aleyhine işlenebilir. Tüzel kişiler (şirketler, vakıflar, dernekler vs.) aleyhine tehdit suçunun işlenmesi mümkün değildir. Çünkü tehdit suçu ile kişilerin manevi dünyası korunmaktadır. Örneğin, “B şirketini yok edeceğim “ şeklindeki bir beyan B şirketi açısından tehdit suçunu oluşturamaz, koşulları varsa ortakları veya çalışanları aleyhine tehdit olarak kabul edilebilir. Tehdit Suçunda Soruşturmanın Başlatılması Kolluğun bildirimi veya bizzat Cumhuriyet savcısına müracaatı üzerine başlatılan soruşturma kapsamında mağdura; İddia edilen eylemin ne zaman ve nerede gerçekleştiği, Eylem öncesi neler yaşandığı, Eylemin nasıl gerçekleştirildiği (sözle, yazıyla, el hareketleriyle, telefonla, elektronik postala vs.), Kullanılan sözlerin tam olarak ne olduğu, Eylem telefon görüşmesi esnasında gerçekleştirilmiş ise kendisinin ve biliyorsa şüphelinin kullandığı telefon numaraları, eylemin gerçekleştiği döneme ilişkin iletişiminin tespitine rıza gösterip göstermediği, Eylemin kaç kişi tarafından gerçekleştirildiği, Şüphelinin eylem esnasında herhangi bir alet kullanıp kullamadığı, Şüphelinin kendisini neye (vücut dokunulmazlığı, cinsel dokunulmazlığı, malvarlığı vs.) zarar vereceğinden bahisle tehdit ettiği, Şüphelinin kim olduğu (biliyorsa açık kimlik, adres, telefon, meslek bilgileri vs.), Eylemi gerçekleştiren kişinin tanınmamak üzere tedbir alıp almadığı, İddia ettiği tehdit eylemi kapsamında şüphelinin kendisine her hangi bir örgütüyle korkutmaya çalışıp çalışmadığı Eyleme tanık olan kişiler (biliyorsa açık kimlik, adres, telefon, meslek bilgileri vs.), Sosyal medya vasıtasıyla tehdit ediliyorsa, kendisine ve faile ait sosyal medya hesaplarına dair bilgiler, Eylem sebebiyle şüpheliden şikayetçi olup olmadığı Sorulmalı ve eksiksiz olarak tutanağa geçirilmelidir. Suçun cep telefonu vasıtasıyla mesaj/mail gönderilerek işlendiği iddia ediliyor ise, mağdurdan rızasıyla telefonu alınıp bahse konu mesajın içeriği, hangi numaradan gönderildiği, gönderilme tarih ve saati” tutanağa geçirilmelidir. Kolluk aracılığıyla yürütülen soruşturmalarda da ifadelerin yukarıda belirtildiği şekilde aldırılmasına özen gösterilmelidir. Tehdit Suçunun İspatı Tanık Beyanları Soruşturma kapsamında kimlikleri tespit edilen tanıklara; Eylemin ne zaman ve nerede gerçekleştiği, Eylem öncesinde mağdur ile şüpheli arasında neler yaşandığı, ne tür bir diyalog gerçekleştiği, Şüphelilerin kaç kişi oldukları ve biliyorsa kimlikleri, bilmiyorsa teşhise olanak sağlayacak eşkalleri, Şüphelinin eylem esnasında herhangi bir alet kullanıp kullanmadığı hususları sorulmalıdır. Şüphelinin İfadesi Susma hakkını kullanmayacağını beyan eden şüpheliye; Olayın ne zaman, nerede ve ne şekilde cereyan ettiği, Mağduru önceden tanıyıp tanımadığı Mağdur ile aralarında husumet olup olmadığı, Mağduru tehdit etmesine sebep olan olaylar, Eylem kapsamında kullandığı sözler, Eylemi hangi aletle gerçekleştirdiği, Kullandığı silahın ruhsatı olup olmadığı, silahı nereden temin ettiği, Eylem telefon görüşmesi esnasında gerçekleşmiş ise kullandığı telefonun numarası sorulmalıdır. Mağdurun İletişiminin Tespiti İddia edilen suçun telekomünikasyon araçlarından biriyle işlenmesi halinde, mağdurun kullandığı aracın belirtilen olay tarihine ilişkin iletişiminin tespiti yapılıp bu veriler delil olarak değerlendirilebilir. Bu veriler BTK’ya yazılacak yazı ile talep edilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus sadece olay tarihleri arasındaki iletişimin talep edilmesidir. Tüm kayıtları istenemez. İddia edilen suçun telekomünikasyon araçlarından biriyle işlenmesi halinde, kanunda belirtilen usule uymak kaydıyla, şüphelinin iletişiminin tespiti sağlanabilir. Suçta kullanılan aletler hakkında el koyma tedbiri uygulanmalıdır.” Soruşturma kapsamında suçun işlendiği yönünde kuvvetli şüphe varsa ve delil temini açısından ihtiyaç duyuluyorsa şüpheliye ait cep telefonu, bilgisayar vs. cihazlara el konulup inceleme yapılması da mümkündür. TEHDİT SUÇUNUN UNSURLARI Maddi Unsur Fail Tehdit suçu özgü suçlardan değildir. Faile özgü bir düzenleme bulunmamaktadır. Herkes bu suçun faili olabilir. Tüzel kişiler cezaların şahsiliği ilkesi gereğince bu suçun faili olamazlar. Mağdur Suçun mağduru belirli bir kişi veya belirlenebilir bir kişi olmalıdır. Tehdidin konusunu teşkil eden kötülük veya haksızlığın mutlaka mağdurun şahsına yönelmiş olması gerekmez . Kişinin kendisine veya yakınına da tehdit yönelmiş olabilir. Yakının mutlaka akraba olması gerekmez kişinin arkadaşı veya dostu da kişinin yakını kapsamına dahildir. Kanun koyucu yine bu durumda da hukuki olarak tehdit eylemi cezalandırılma yoluna gitmiştir. Fiil Tehdit suçunun temel işleniş şekli mağdurun kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eyleminin gerçekleşmesidir. Tehdit suçunda öneli olan ilerde gerçekleşecek olan saldırının mağdura bildirilmesi gerekmektedir. Keza saldırı yine haksız olması gerekir. Yine tehdit eyleminde kişinin malvarlığı itibariyle büyük bir zarar uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit eyleminde kanun koyucu herhangi bir sınırlama yapmamış olup, Malvarlığı itibariyle verilecek olan zararın büyük olmasını esas almıştır. Hakim bu durumda mağdurun gelirini giderini sosyal yaşantısını ekonomik durumunu bir bütün olarak değerlendirip malvarlığına yönelik olarak verileceği iddia edilen zararın niteliğini belirleyip tehdit suçunun gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda karar verecektir. Manevi Unsur Tehdit suçunun varlığı için genel kast yeterlidir. Bu suçun oluşması bakımından failin hangi saikle hareket ettiğinin önemi yoktur. Keza Yargıtay 4 . Ceza Dairesinin 05.04.2006 tarih 2004/6850 esas 2006/9045 sayılı kararında da belirtildiği üzere tehdidin muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarını bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Bu nedenle saikin önemi yoktur. Tehdit Suçu ve Cezası Fail şaka amacıyla tehdit içeren sözleri söylediği belli ise tehdit suçundan söz edilemez. Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 05/07/2011 tarih 2009/9501 esas 2011/12093 karar saylı ilamında belirttiği üzere Tehdidin objektif olarak korku yaratacak nitelikte bulunması suçun oluşumu için yeterlidir. Kullanılan ifadeler ciddi nitelik taşımıyorsa tehdit suçu oluşmaz. Tehdit Suçu ve Kavga Sırasında Söylenen Sözler Kavga sırasında söylenen sözler, o anki ruh halinden kaynaklanan, ani ve kızgınlıkla söylenen sözler olabilir. Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak haksız tahrik nedeniyle indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir. Somut olayda; mahkemenin kabulüne göre sanığın tartışma ve kavga sırasında katılana söylediği “Senin kafanı koparır aşağı atarım” biçimindeki sözlerin objektif olarak korkutucu nitelikte bulunması ve tehdit suçunda tasarlama unsurunun aranmaması nedeniyle tehdit suçunun oluşacağı gözetilmeden, tartışma sırasında fevren söylendiği tehdit kastının bulunmadığı şeklindeki, kanuni ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Y4CD-K.2014/3045). İletme Kastıyla Gıyapta Tehdit Suçu Tehdit suçu iki şekilde işlenebilir: Birinci halde, tehdit içeren sözler doğrudan mağdura karşı söylenerek tehdit suçu işlenir. İkinci halde, iletme kastı taşıyan fail tarafından mağdura iletmesi muhtemel bir kişiye mağdurun gıyabında tehdit içeren sözlerin söylenmesiyle tehdit suçu oluşur. Bu halde, fail, iletme kastı ile hareket ederek tehdit içeren sözleri söylemektedir. Örneğin, failin mağdurun gıyabında, mağdurun kardeşine “abinin son günleri, abini yarın öldüreceğim” şeklindeki beyanı iletme kastı içerdiğinden iletme kastı ile tehdit suçuna vücut verir. Çünkü, tehdit içeren sözleri mağdura iletmesi muhtemel bir kişi olan mağdurun kardeşine söylemiştir. Somut olayda, sanığın, mağdur …‘ın gıyabında ve ona iletmek kastıyla yengesi …‘a, “ya Kübra’yı bana getirirsin ya da öldürürüm o Kübra’yı ya da kaçırır giderim” dediğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında, TCK’nın 106/1-1. cümle kapsamında kalan bu sözlerin “tehdit suçunun ögelerinin oluşturmadığı” şeklindeki kanuni temelden yoksun gerekçe ile sanık hakkında beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Y4CD-K.2019/12236). EMSAL KARAR YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/30950 Karar: 2017/21229 Tarih: 03.10.2017 TCK 106. Madde Tehdit Suçu Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, 1-)Sanıkların suçlamaları kabul etmemeleri karşısında, soruşturma aşamasında bilgisine başvurulan ve olayın tek tanığı dinlenilmeden hüküm kurularak, CMK’nın 210/1. maddesine aykırı davranılması, 2-)Sanıkların birlikte, mağdura iletmesi için tanığa “o da bize kızını versin anlaşalım, vermezlerse biz de kızını dağa kaldırırız, kan gövdeyi götürür.” şeklinde sözler söylediklerinin iddia edilmesi karşısında, sanıklar hakkında, şikayete bağlı olmayan TCK’nın 106/2-c maddelerinin uygulanması ihtimali tartışılarak, bu kapsamda kalmadığının kabulü halinde de, sözlerin TCK’nın 106/1. maddesinin 1. cümlesinde tanımlanan, mağdurun hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik tehdit niteliğinde olduğu ve bu suçun takibinin de şikayete bağlı olmadığı gözetilerek yargılamaya devamla deliller değerlendirilerek suç sabitse mahkumiyet, sabit değilse beraat kararı verilmesi yerine, hatalı nitelendirmeyle eylemlerin sair tehdit suçunu oluşturduğu kabul edilerek şikayetten vazgeçme sebebiyle düşme kararı verilmesi, 3-)Eylemlerin TCK’nın 106/1-1 maddesi kapsamında kaldığının kabulüyle mahkumiyet kararları verilmesi halinde ise, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanıklara isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2, 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanıklarının hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması; SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, HÜKÜMLERİN 5320 Sayılı Kanun’un 8 /1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 03.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Bu konu hakkında soru ve sorunlarınız için Denizli DemirGüren hukuk bürosu ile iletişime geçebilirsiniz. #avukat #denizliavukat #denizlicezaavukatı #denizlimirasavukatı